Etkileşimli tahta, diğer adıyla akıllı tahtalar günümüzde eğitimde, sağlıkta, iş dünyasından çok yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Bu tahtaları işlevsel hale getiren en önemli etken ise içerisinde kullanılan yazılımlardır. Etkileşimli tahtalarda genelde Antropi Teach, SMART Notebook, SmartGadget, Hitachi Starboard gibi yazılımlar kullanılıyor. Her birinin ortak noktaları olmakla birlikte bazıları farklı özelliklere de sahip. Aşağıda etkileşimli tahtalarda bulunan araçlar ve özellikleri yer almaktadır. Etkileşimli tahta yazılımı alırken bu özellikelrin bulunup bulunmadığı sorulabilir, ihtiyaçlara göre yazılım tercihi yapılabilir...
iTILT - Interactive Technologies in Language Teaching
“Dil öğretiminde etkileşimli teknolojiler” olarak ifadelendirilebilecek olan iTILT projesi iletişimsel öğretim yaklaşımları kapsamında öğretmenlere etkileşimli tahtalardan nasıl yararlanmaları gerektiği ile ilgili destek sunmayı amaçlamaktadır. İki yıllık bir sürece sahip olan ve Avrupa Birliği yaşam boyu öğrenme çerçevesinde yer alan projeye yedi farklı ülkeden (Belçika, Fransa, Almanya, Hollanda, İspanya, Türkiye, İngiltere) 44 öğretmen altı farklı dil (İngilizce, Hollandaca, Fransızca, İspanyolca, Türkçe, Galce), dört faklı eğitim düzIemi (ilkokul, Ortaokul, Lise ve Yükseköğretim) ve yine farklı dil öğrenim seviyelerinde (A1, A2, ..C2) katkıda bulunmuşlardır.
Her zaman yürüyüş yapmayı sevdim ve ne şanslıydım ki önce okuduğum sonra çalıştığım semt paha biçilmez bir yürüyüş alanıydı: Eminönü.
Sabahı, günü, akşamı başka bir yer. Senelerce hiçbir şeyi ıskalamamaya çalışarak yürüdüm Eminönü sokaklarında.
O zamanlar “yol görgüsü” diye bir kavramdan habersizdim ama şimdi anlıyorum ki tam da bu kavrammış deneyimlediğim.
Şehrin arka sokaklarına ya da kalabalık caddelerine karışarak - kıra bayıra sardırmak da olur- yürümek. Acele etmemeye çalışarak. Durup arada bir derin bir nefes alarak. Merakla ve dikkatle bakmak, etrafı incelemek, keşfetmek, anlamaya çalışmak ama çaktırmadan.
Bu sade ve zevkli eylem; dünyanın yapısı içinde yerini bulma, başkalarıyla olan bağını sorgulama kaygısı uyandırır ve ayaklar işlemeye başlayınca kafa da çalışmaya başlar, düşünceler berraklaşır.
Gördükleriniz üzerinden ayıklar, bağlantılandırır, benzetir, çözümler, eleştirir, eşleştirir, karşılaştırır, kümelendirir, neden-sonuç ilişkisi kurar, sentezler, sınıflandırır, sıralandırır, çıkarımlar yaparsınız.
Derin düşünmektir bu. Akıl yürütmede yanihis, bilgi ve bağlantı kurmada derinleşmek de diyebiliriz.
Yazmak isteyip de yazamayanların en yaygın şikayeti, şahane fikirlerini derleyip toplayıp kağıda dökememektir.
Bu problemi aşmanın en somut yöntemi yol görgüsü kazanmaktır bence. Yazmaya başlamadan önce düşünmeyi öğrenmek lazım. Düşünmek, yazmanın ilk adımı.
Yürüyüş yapmayı alışkanlık haline getirin ki yüzeysel düşünmeden derin düşünmeye geçebilesiniz.
1. Rulman
Öğrenciler iç içe oluşturulmuş dönen çemberler şeklinde konuşlandıkları için bu adı almıştır.
Ben, hem konuşma hem yazma uygulamasını bir arada yapmaya fırsat verecek şekilde sonuna bir ek yaparak uyguluyorum.
Önce kısa bir film veya çizgi film seyrettirilir, bir karikatür yahut fotoğraf gösterilir ya da kısa bir hikaye anlatılır.
Hemen ardından –hikaye ile ilgili hiçbir yorum yapılmadan- sınıftaki tüm öğrenciler iç içe iki çember oluşturulacak şekilde oturur. Dış çemberde yer alanlar içe, iç çemberde yer alanlar dışa bakacak şekilde otururlar.
Iki-üç dakikalık bir sohbet süresi verilir ve karşılıklı gelen iç ve dış çember öğrencileri birbirlerine yorumlarını anlatır.
Süre dolduğunda dış çemberdeki öğrenciler sandalyelerinden kalkarak bir yandaki sandalyeye oturur.
Karşısına yeni bir arkadaşı gelen öğrenciler yine düşünce ve çözümlerini paylaşırlar.
Modern dünyanın dil öğretiminde kabul ettiği standartları Türkçe öğretimine uygulamamız, dil öğretimi genelindeki ve Türkçe öğretimi özelindeki çalışmalarla dünyada takip edilir hale gelmemiz Türkçenin dünya milletlerinin istifadesine sunulması açısından oldukça önemli.
Bilindiği üzere son yıllarda özellikle yabancı dil olarak Türkçe öğretimine ilgi ve “Dilimizi nasıl daha iyi öğretebiliriz?” sorusuna yönelik çalışmalar arttı. Üniversitelerde yüksek lisans ve doktora programları açıldı. Yunus Emre Enstitüsü, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı gibi kurumların ve Türkçe öğretim merkezlerinin faaliyetleriyle çeşitli toplantılar düzenlendi, Türkçe öğretim setleri yazıldı.