Ghostwriterın Mutfağı

''Bir ghostwriter nasıl yazar?'' sorusuna genel bir giriş yapacacağım bu yazıda.

"Şimdi ghostwriterın mutfağına sessizce süzülelim ve bakalım içeride neler var?" diye bir cümle kurasım geldi. Zihnimin çocukluk koridorlarından fırlayıp geldiği kesin de TRT belgesellerinden mi Susam Sokağı’ndan mı mülhem, onu ayırt edemedim. Başlamadan dağıtmak gibi oldu bu paragraf ama devam edeyim.

 

Ghostwriter zanaatkârdır, yazar ise sanatkâr.

İkisinin de kullandıkları malzeme aynıdır: Dil.

Dili bir malzeme olarak kullanırken kullanım biçimleri ve amaçları farklılık gösterir, ghostwriter pratik fayda – hem kendisi hem de yazdığı adına - yazarsa güzellik duygusu peşindedir. Ayrışma noktası budur. Tabii nokta deyip geçmemek lazım, zanaat ve sanat olmak üzere bambaşka iki sonuç doğurur. Kurşun kalem ve elmas gibi. Aslında kalemin ucundaki kurşunu da elması da oluşturan karbon atomlarıdır. Dizilimleri farklıdır sadece.

 Malzemeyi kullanım biçimi ve amacı farklı da olsa ghostwriter da gerçek bir yazarın, yazma izleğini taklit eder.

Bu izleğin birinci adımı, yazmak için okumaktır.

Burada bir alıntılama yapmak meramımı daha iyi anlatacak sanırım. Aldous Huxley, Ada’yı yazabilmek için yaptığı okumaları şöyle anlatır:

“Antik Yunan mitolojisi, Polenezya Antropolojisi, Sanskritçe, Çince veya Budist metinlerin çevirisi, bitki ve ilaç üzerine yüzlerce bilimsel araştırma makalesi ve sayısız deney raporu, nörofizyoloji, psikoloji ve eğitim alanında yazılmış sayısız deneme ve araştırma yazısı… Bunun yanında aklınıza gelebilecek her türden absürt yeni ve eski kitaplar, şiir, eleştiri yazıları, seyahat kitapları, politik yorumlar ve her türden insanla yapılmış binlerce röportaj. Filozoflardan aktrislere, akıl hastalarından Rolls Royce firmasının yöneticilerine kadar… Şimdiye kadar araştırdığım bu notlardan yola çıkarak sanırım artık “Ada”yı yaratabilirim”

Ghostwriter "iyi bir okur olma mecburiyeti" haricinde, bir projeye başladığı zaman ilk önce "proje okumaları" yapar, notlar alır. Isınma turları diyebileceğimiz ilk okumalar cesaret kırıcıdır. Yani bende öyle olur. Biraz daha okuduktan sonra el yordamıyla değil elinizde bir fenerle arayarak okumaya başlarsınız. Ortalık biraz aydınlanmıştır ve en azından sezgi düzeyinde ne aradığınızı biliyorsunuzdur. Daha daha sonra genel okumalardan özel okumalara geçersiniz. Güneş tepededir ve her yeri rahatça görürsünüz. Okuma ve not çıkarma işi kıvama geldiğinde artık planlamaya geçebilirsiniz.

Hayretle müşahede ediyorum ki okumadan yazabileceğini iddia eden nev-zuhurlar var. ‘’Hadi oradan!’’ diyerek yüzlerine bakmadan geçiyorum.

Tabii, yukarıdaki okuma ve not çıkarma işini doğru ve verimli bir şekilde yapabilmek için hızlı okuma, özet çıkarma, not alma, soru sorma, problem çözme becerilerini önceden edinmiş olmanız gerektiğini de hatırlatmak isterim. Ghostwriterın proje okumaları, amaçlı okumalardır ve teknik alt yapı ister.

Gerçek yazarların izleğinin ikinci adımı, gözlemdir. Tüm yazarlar iyi gözlemcidir. Hatta bazısı herhangi bir konudaki gözlemlerini notlar halinde yazar, lazım olduğunda o notlara başvurur.

Ghostwriter da projesi için bir yandan okurken bir yandan da gözlem yapar ve notlar alır. Proje konusu ister kişi ister kurum olsun bu böyledir. Müşterinin kendisine verdiği verilerle yetinmez. Projenin öznesini, kendi algılarıyla yeniden keşfetmeye çalışır. Satır aralarındaki boşlukları doldurmak ya da görülmeyenleri görmek için gözlem yapar.

Gözleme doğru soruların sorulması ve cevapların karşı tarafı yoracak bir dikkatle dinlenmesi eşlik etmelidir. Ayrıntılar başka türlü yakalanamaz ve ayrıntılar olmazsa da derinlikli bir içerik oluşturulamaz. Yazılanlar yüzeysel olur. Yüzeysel yazılar anlıktır ve okuyucuda etki bırakmaz yani "hoş ve boş" olur, o kadar.

Ghostwriter bir proje aldığı zaman, projenin birinci aşaması "hazırlık"tır. Hazırlık, yol haritasının çıkarılması için gereken bir aşamadır. Projenin kapsamına göre bu süre değişir. Hazırlıkta yukarıda anlatmaya çalıştığım okuma, gözlem, sorma ve dinleme faaliyetleriyle veriler toplanır ve harmanlanır.

"Planma" projenin ikinci aşamasıdır. Ne, nasıl yazılacaktır? Üslup, kurgu, tür belirlenir. Kullanılacak veri arşivi dökümü yani görseller, istatistikler, röportajlar, alıntılar v.s. ortaya konur.

Tüm bunlardan sonra üçüncü aşamaya, "yazma" aşamasına geçilir. Elbette her aşamada müşteriyle samimi diyalog halinde olmak, müşterinin fikrini ve onayını almak gerekir. Ghostwriter, müşteriyle ilişki kurmadan kendi başına yol alırsa iki bundan iki sonuç doğar: Ya avansı alıp ortadan kaybolduğuna hükmedilir –yasal sonuçlarına katlanmalısınız- ya da yapıp ettikleriniz beğenilmez ve elinizde kalır.

Müşteri ilişkisini sahiden kurabilirseniz şu durumla karşılaşmanız da olasıdır. Proje ilerledikçe müşteri gittikçe projeyi sahiplenir ve kendisi de bazı şeyleri yazmaya soyunabilir. Sakın hevesini kırmayın, yazdıklarını elden geçirip projeye katın. Bu güzel bir gelişmedir, değerlendirin. Siz sadece ghostwritersınız, projenin sahibi o, bırakın çorbada onun da tuzu olsun.

"Bir ghostwriter nasıl yazar?" sorusunun pek çok bileşeni var. Bir sonraki yazıda aynı konuya farklı bir cepheden devam etmek niyetindeyim. Şimdilik bu kadar.

Yazan: Hatice Gülcan Topkaya

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR