Yeni Türk Kültür Kandilleri

Yeni Türk Kültür Kandilleri - Yunus Emre Türk Kültür Merkezleri

“Hak yarattı âlemi, aşkına Muhammed'in
Ay ü günü yarattı, şevkine Muhammed'in

Ol! dedi oldu âlem, yazıldı levh ü kalem
Okundu hatm-i kelam, şanına Muhammed'in

Hep Erenler geldiler, dergâha yüz sürdüler
Zikr-i tevhit ettiler, nuruna Muhammed'in

Veysel Karani kazandı, ahir yine özendi
Sekiz Uçmak bezendi, aşkına Muhammed'in

Ferişteler geldiler, saf saf olup durdular
Beş vakt namaz kıldılar, aşkına Muhammed'in”


Bu haftaki yazımıza, “Bir garip öldü diyeler üç gün sonra duyalar, soğuk su ile yuyalar şöyle garip bencileyin” diyen büyük halk şairi, sevginin yüreği, secdenin gönlü, ilahi aşkın sembolü, halkın yüreğinde yatan Yunus Emre’nin bir şiiriyle giriş yaptık. Amacımız, yazımızın başlığından da anlaşılacağı üzere, Yunus Emre’yi değerlendirmek ya da anlatmak değil. Halkın yüreğinde yatan bu halk şairinin adını taşıyan Yunus Emre Enstitülerinin amacı, faaliyetleri ve geleceğe dair rolleri üzerine bazı değerlendirmelerde bulunmak. Yakınlarda Peygamber Efendimizin 1443. doğum yılını (Mevlit Kandilini) tüm İslâm âlemi olarak kutladık. Kandil yakmak, fiziki hayatı aydınlattığı gibi, şüphesiz ilim ve irfan yolunda yakılan kandilllerin de geleceğimiz açısından ayrı bir önemi olduğu aşikârdır. İşte bu kandillerden birisi de Yunus Emre Enstitüleridir.

 

2009 yılında faaliyetlerine başlayan ve bugün 2014 yılı itibarıyla, beşinci yılını dolduran Yunus Emre Enstitüsü, yurt dışında Asya, Avrupa ve Afrika’da olmak üzere 30’un üzerindeki kültür merkeziyle olanca gücüyle çalışmalarını sürdürmeye devam ediyor. 2007’de kurulan Yunus Emre Vakfı’na bağlı olarak açılan Yunus Emre Enstitüsünün resmi sayfasında verilen bilgilere göre; “kanunun amaçlarını gerçekleştirmek üzere eğitim ve öğretim faaliyetleri ile bilimsel araştırma ve uygulamaları yürütmektedir. Enstitütü kuruluş amaçları doğrultusunda Türk kültürünün, tarihinin, dilinin ve edebiyatının daha iyi tanıtılması ve öğretilmesi amacıyla araştırmalar yapmak, farklı kurumlarla işbirliği yaparak bilimsel çalışmaları desteklemek ve ortaya çıkan sonuçları çeşitli yayınlar vasıtasıyla kamuoyuna duyurmak amacına yönelik faaliyetler yürütmektedir.

Yunus Emre Enstitüsü, Türk dili, tarihi, kültürü sanatı ve müziği alanlarında yetkin akademisyen ve araştırmacıların yetişmesine katkı sağlamayı; sertifika programlarıyla eğitim-öğretim uygulamalarını gerçekleştirmeyi de hedeflemektedir.

Yunus Emre Enstitütüsü, yurt dışında çeşitli ülkelerde açacağı Yunus Emre Kültür Merkezleri ile Türkiye’nin, Türk dilinin, kültürünün, sanatının ve tarihinin tanıtılması adına çalışmalar yapacaktır. Yunus Emre Türk Kültür Merkezlerinde bilimsel projeler, kültürel etkinlikler ve kurslar aracılığıyla bir taraftan Türkiye’nin tanıtımına katkı sağlanırken, diğer taraftan Türkiye ile diğer ülkeler arasında dostluk pekiştirilecek ve kültürler arasındaki münasebetler artırılacaktır. Yunus Emre Türk Kültür Merkezleri bünyesinde yürütülecek olan Türkçe dil kursları sayesinde hem yabancı dil olarak Türkçe öğrenmek isteyenlere Türkçe öğrenme imkânı sağlanmış olacak hem de ilgili ülkelerdeki Türk vatandaşlarının, dillerini daha yakından tanımaları temin edilerek, Türkiye ile kültürel bağlarının devamı sağlanacaktır.”

Modern İtalyanca’nın temelini atan İtalyanların ünlü şairi Dante Alighieri’nin adıyla kurulan Dante Alighieri Enstitüsü(1889) ve İtalyan Kültür Enstitüsü; Almanların, Almanca öğretmek amacıyla ünlü edebiyatçılarının adıyla kurdukları Goethe Enstitüsü(1951) ki, 92 ülkede 145 birimi ve 10 irtibat bürosu ile faaliyetlerini sürdürmektedir. İspanyolların Cervantes Enstitüsü(1991), Portekizlilerin Luis de Camoes’ten adını alan Camoes Enstitüleri(1992), Lehlerin millî şairleri Adam Mickievicz’den adını alan Polonya Kültür Merkezleri (2001) ve bunlar gibi dünyanın farklı yerlerinde çeşitli ülkelerin kültür merkezleri ve enstitüleri farklı faaliyetleriyle varlıklarını devam ettirmektedirler.

Yunus Emre Enstitülerinin faaliyetlerini üç dört farklı ülkede yerinde görme şansım oldu. En son Romanya Köstence’deki kardeşlerimizle bu manevi iklimi birlikte yaşadık. Bütün çalışanları fedakârca Türkiye sevdasıyla Yunus Emre’ye, Mevlâna’ya, çağdaş Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve Türk milletinin onuruna yakışır şekilde canla başla, barış, hoşgörü ve kardeşlik adına çalışmalarını sürdürüyorlar.


Köstence Yunus Emre Türk Kültür Merkezi

Çalışmalarından dolayı Yunus Emre Enstitüsünün Başkanı Sayın Prof. Dr. Hayati Develi Bey’i tebrik ediyorum. Üç hafta önce kendilerini, teşekkür için ziyaret ettim. Bu ziyaretimde, enstitülerin etkinliğinin arttırılması için Türk dilci kadroların yanı sıra tarihçi, sosyolog, halk edebiyatçısı ve sanatsal nitelikli kadroların ve üniversitelerle işbirliğinin, bu kurumların işlevselliğini arttıracağı yönündeki düşüncelerimi naçizane kendilerine arz ettim. Kendileri de Enstitütüyle ilgili bize şu bilgileri verdi:


“Yunus Emre Enstitüsü, 2007 yılında 5653 sayılı Yunus Emre Vakıf kanunun amaçları doğrultusunda Türk kültürünün, tarihinin, dilinin ve sanatının daha iyi tanıtılması ve öğretilmesi amacıyla kurulmuş ve uluslararası arenada faaliyetler yürütmektedir.

Enstitü Türkiye’nin, Türk dilinin, sanatının ve tarihinin tanıtılması adına yaptığı çalışmalarla, uluslararası arenada Türkiye’ye dair yanlış algı ve önyargıların ortadan kaldırılması için önemli bir fonksiyon icra ediyor ve bunu da Avrupa, Asya ve Afrika’da olmak üzere 26 farklı ülkede 32 Türk Kültür Merkeziyle gerçekleştiriyor. Roma, Viyana, Moskova ve Pekin gibi dünyanın önde gelen metropollerinde açılacak Türk Kültür Merkezleriyle bu sayı 2014 yılında 40’a varacaktır.

Yunus Emre Türk Kültür Merkezlerinde aylık ve yıllık olarak paneller, toplantılar, konferanslar, sempozyumlar, sergiler, konserler, festivaller, fuarlar ve aydın buluşmaları düzenlenerek Türkiye ile Kültür Merkezlerinin bulunduğu ülkeler arasında kültürel paylaşım amaçlanmaktadır. 2009 yılından itibaren yürütülen 2250’nin üzerindeki etkinliğimizle yaklaşık 508 bin kişiye ulaşılmıştır. Enstitümüzün önemli faaliyet kollarından birini Türkçe öğretim faaliyetleri oluşturuyor. 27 ülkede 99 okutmanla devam eden Türkçe öğretimi faaliyetleriyle bugüne kadar toplam 15 bin öğrenciye Türkçe öğretilmiştir.”


Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Hayati Develi Bey’i ziyaretimizden bir kare.

Türkiye adına, millî kültürümüzün önemli kandillerinden olan Yunus Emre Enstitüleri ve Kültür Merkezleri, kültür kurumları olarak bugün dünyanın önemli ekonomileri arasına girmeye çalışan Türk hükümetinin önemli bir başarısıdır. 30 civarı farklı ülkede Türk bayrağını, “Türk” Kültür Merkezi ismiyle şerefle dalgalandırıyor. Görüldüğü üzere, bugün Türkiye’nin siyasi otoritesi TÜRK kavramını her yere büyük bir çalışma azmiyle taşıyor. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyetinin hükümeti, sanırım en azından millîlik konusunda haksız ithamlarla karşı karşıya kalmamalı. Bu vesile ile, Yunus Emre Enstitüsü ve Kültür Merkezlerinin ortaya çıkmasında ve faaliyetlerinde büyük emeği geçen Dışişleri Bakanımız Anadolu sevdalısı hemşehrimiz Sayın Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu ve ekibini, mütevelli heyeti üyelerini, ayrıca Türkiye’yi çağdaşlaşma ve şeffaf demokrasi yolunda zirveye adım adım götüren Başbakanımız halk sevdalısı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve ekibine, milletimin yüreğiyle, Yunus Emre’nin diliyle çok teşekkür ediyorum. Her türlü siyasi düşüncenin üzerinde Türkiye adına faaliyetlerde bulunan bu kurumlarımız desteklenmeli ve faaliyetlerine ciddi katkılar sağlanmalıdır. Kültür yoluyla yeni projelerle, samimi olarak uluslararası alanda kurulacak köprüler vasıtasıyla, hem medeniyetler birbirini daha iyi tanıyacak, hem de bu vesile ile ticari, siyasi, sosyal, turizm vs. birçok alanda ikili ilişkiler daha sağlıklı zeminlere oturtulmuş olacaktır.

Yarınların büyük Türkiye’si için saygı, sevgi ve selamlarımla!

NECMİ UYANIK (konhaber.com)

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR