Savaş denince gözlerimin önüne çok karanlık, çoçukluğumdan beri aklımdan
 çıkmayan, çok zamandır rüyalarma giren bir resim geliyor. Hava soğuk,
 gökyüzünde ağır bulutlar, güneş ve kuşlardan bir iz yok. Gökyüzünün altındaki
 şehir acı, korku ve ümitle dolu. Ama her gün korku ve tehlike yüzünden, ümit
 azalıyor, sönüyor. Bazen de insanları görüyorum. Çoğu yaralı, durumları kötü,
 ama gözlerinde bir bekleyiş bir umut var. Onlar savaşın bitmesini, barışı, zaferi, eve
 dönmeyi bekliyorlar. Bazen de insanların arasında, ön planda dedemi görüyorum.
 Onu gördüğümde içim acıyla, sıkıntıyla aynı zmanda gururla doluyor. Savaşta akrabalarını,
 dostlarını kaybedenler aynı duyguları hissederler sanırım... Böylece savaş
 insanlara acı kayıplar verip, ülkenin cesur, vatansever insanlarını alıyor.
İlimde savaşları araştıran bir dal var. O da polemologiya. V.F.Halipov’un
 “İktidar” sözcüğüne dayanarak, savaş: 1) silahlı, düzenlenen devletler
 arasındaki mücadele, bazen de ülke içinde (halk savaşı); 2) iki tarafın
 ihtilafının en yüksek derecede olması. Savaşı türlere ayroyorlar: dünya, yerel;
 sömürge, adalet, istila, adaletsizlik, kurtuluş. Toplum için en ideal durum
 “barış”. Yani savaşın yokluğu. Barış içinde yaşayan ülke örneği ise İsviçre
 sayılıyr, çünkü bu ülkede çok zamandır silahlı ihtilaflar olmuyordu. Bilim
 adamlarına göre, genel olarak, ortaya çıktığından beri şimdiye kadar insanlar
 barış içinde sadece 300 yıl yaşamışlar. Bence bu sayı insanların fikirler,
 bakış acıları ortaya çıkıyor. Ne kadar yer ya da servet varsa, o kadar onlara
 sahip olmak isteyenler var oluyor. Sonra ihtilaflar, mücadeleler ortaya
 çıkıyor. Bence Dünyada bireyler yaşadığı müddetçe savaşlar da bitmeyecek. Ama
 savaşların sonucu olan ölümlerden kurtulmak ve krizlerin insanlığı geri
 götürmemesi için hepimizin düşünmesi gerekiyor. Yani, insanın hayatı mı daha
 değerli, yoksa servet mi, iktidar mı?
Ben dedeme savşta kendisini  bizim
 geleceğimiz için feda ettiği için çok saygı duyuyorum. Ama çocukluk kabusumu
 gerçek hayatta görmeyi hiç istemiyorum. Binlerce yıllık tarihi olan insanlık,
 savaşları silah kullanmadan çözmeyi öğrenmeli diye düşünüyorum. Tecrübeyi,
 aklı, bilinci kullanmalıyız. Aksi takdirde “bir parça et”  için birbirlerini yok eden hayvanlar gibi
 yaşamaya devam ederiz!
Yazan: Tursunbübü Çotonova
Türkçe öğreniminde 7. ay. 
Kırgızistan Türkiye Manas Üniversitesi
Okutman: Kerim Sarıgül
						
RSS beslemesi, bu iletideki yorumlar için