Düşünür - (Думает)

Турецкий язык с Ходжой Насреддином Gösterim: 4693

Nasreddin Hoca (Насреддин Ходжа) Akşehir pazarında (на рынке в Акшехире: «на Акшехирском рынке»; pazar рынок) bir adamın başına toplanmış olan kalabalığa yaklaşır (подходит к толпе, окружившей одного человека; adam человек, toplamak собирать, toplanmak собираться, kalabalık толпа, yaklaşmak приближаться, подходить). Satıcı (продавец) elindeki kuşu (птицу, которая была у него в руке; el рука, kuş птица) satmaya çalışmaktadır (продать старается; satmak продать, çalışmak работать; стараться, стремиться). Yandaki tavuklar (курицы рядом с ним; tavuk курица) 5 akçeyken (в то время как были по 5 акче), kuşun fiyatı (цена птицы; fiyat цена) 50 akçedir (50 акче). Hoca bir türlü fiyattaki aşırı farka anlam vermez (никак не понимает, почему цена так превышает стоимость других; türlü различный, aşırı чрезмерный, крайний, fark отличие, anlam vermek понимать; anlam значение, смысл) ve sorar (и спрашивает; sormak):

"Hemşerim (/мой/ земляк; hemşire) bu nasıl bir kuştur (что это за птица; nasıl какой) ki 50 akçe istersin (что 50 акче ты хочешь; istemek хотеть)?"

"Hoca efendi (господин Ходжа) bu bildiğin kuş değildir (ты не знаешь, что это за птица: «это не птица, которую ты знаешь»; bilmek — знать, değil — не) bunun özelliği var (она особенная: «ее /= в ней/ особенность есть»; özellik — особенность)".

"Neymiş özelliği?" (какая /это/ ее особенность?; ne — что)

"Hocam bu kuşa papağan derler (эту птицу зовут попугаем; papağan — попугай, demek — говорить, называть) ve konuşur (и /она/ разговаривает; konuşmak)."

Hoca hemen eve koşar (тотчас домой бежит; hemen — тотчас, сразу же, ev — дом, koşmak — бежать), kümesten hindisini kaptığı gibi (схватив в птичнике индейку; kümes — птичник, hindi — индейка, индюшка, kapmak — хватать) pazara döner (на базар возвращается; dönmek — возвращаться). Papağan satmakta olan adamın yanında durur (с человеком, продающим попугая, рядом становится; satmak — продавать, durmak — стоять, yanında — рядом; yan — бок) ve yüksek sesle (и громким голосом; yüksek — высокий, зд. громкий, ses — голос):

"Bu gördüğünüz kuş (птица, которую вы видите; görmek — видеть) sadece 100 akçeye (всего за 100 акче; sadece — только), gel, gel! (подходи, подходи; gelmek — приходить)!"

Herkesten çok (больше всех; herkes — каждый, çok — много), papağan satan (продающий попугая /человек/) şaşar bu işe (удивляется этому: “этому делу”; şaşmak — удивляться, iş — дело, работа) ve sorar (и спрашивает; sormak):

— "Hocam 100 akçe çok değil mi bir hindi için? (100 акче не слишком ли много за индейку; için — за, для)"

"Sen 50 akçeye satıyorsun ama (ты однако продаешь за 50 акче; ama — но, однако)?"

— "Dedim ya (я же сказал; demek — говорить, ya — уже) Hocam benim kuş (моя птица) konuşur ama... (ведь говорит; konuşmak) "

— "Öyleyse (в таком случае/ну если так), benimki de (то моя /птица/; benim — мой, de — и, же) düşünür (думает; düşünmek)!"

Düşünür

Nasreddin Hoca Akşehir pazarında bir adamın başına toplanmış olan kalabalığa yaklaşır. Satıcı elindeki kuşu satmaya çalışmaktadır. Yandaki tavuklar 5 akçeyken, kuşun fiyatı 50 akçedir. Hoca bir türlü fiyattaki aşırı farka anlam vermez ve sorar:

— "Hemşerim bu nasıl bir kuştur ki 50 akçe istersin?"

— "Hoca efendi bu bildiğin kuş değildir bunun özelliği var."

— "Neymiş özelliği?"

"Hocam bu kuşa papağan derler ve konuşur."

Hoca hemen eve koşar, kümesten hindisini kaptığı gibi pazara döner. Papağan satmakta olan adamın yanında durur ve yüksek sesle:

— "Bu gördüğünüz kuş sadece 100 akçeye, gel, gel!"

Herkesten çok, papağan satan şaşar bu işe ve sorar:

— "Hocam 100 akçe çok değil mi bir hindi için?"

— "Sen 50 akçeye satıyorsun ama?"

— "Dedim ya Hocam benim kuş konuşur ama...»

— "Öyleyse, benimki de düşünür!"

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR