“Doğduğuna inanırsın da...” - (Невероятное рождение: «ты же поверил в его рождение»)

Турецкий язык с Ходжой Насреддином Gösterim: 3691

Nasreddin Hoca'ya (Насреддину Ходже) bir iş için (для одного дела: „одного дела ради“) kazan lâzım olmuş... (котел нужен стал; olmak). Komşusundan istemiş (у своего соседа попросил). O da vermiş (и он: „он и“ дал). Hoca işini bitirdikten sonra (Ходжа, после того, как сделал свое дело; bitirmek — заканчивать) kazanın içine (в котел: во внутреннюю часть котла; внутренняя часть, внутренность) bir de ufak (/и одна/ маленькая) tencere (кастрюлю, горшок) koymuş (положил, поставил).

Kazan sahibi bunu görünce (хозяин котла это увидев; görmek):

Bu tencere ne (эта кастрюля что /такое/) Hoca Efendi (господин ходжа)? diye sormuş (спросил он: „сказав спросил“). Nasreddin Hoca:

— Senin kazan doğurdu... (твой котел родил; doğurmak) diye cevap vermiş (ответ дал). Böyle olunca (раз так: „так став“; olmak — становиться) tencerenin sana verilmesi gerekir (нужно отдать тебе кастрюлю: „кастрюли тебе отдача необходима“; vermek — давать, verilmek — быть отданным).

Komşu buna pek sevinmiş (сосед этому очень обрадовался; sevinmek — обрадоваться, sevmek — любить). Kazanıyla (с кастрюлей) birlikte (вместе: „в единстве“; birlik — единство) tencereyi de alıp (и горшок взяв) gitmiş (ушел)...

Aradan (спустя: „от этого“) kısa (короткий) bir müddet (промежуток времени) geçtikten sonra (после того, как прошел; geçmek — проходить) Nasreddin Hoca aynı komşusundan (у того же своего соседа) kazanı yine istemiş (котел снова попросил: „захотел“; istemek). Komşu da (и сосед) hemen (тотчас же) kazanı getirip vermiş (котел принеся дал; getirmek — приносить).

Aradan (спустя) bir iki gün (один-два дня) geçtiği halde (несмотря на то, что прошли; hâl — состояние, положение) kazan gelmeyince (когда котел не прибыл; „не прибыв“), komşusu kalkmış (его сосед вскочил) Hoca'nın evine gitmiş (к Ходжи дому пришел; ev — дом):

— Bizim kazanın işi (нашего котла дело) bitti ise (закончилось если; bitmek) almaya geldim (для взятия пришел; almak — брать; alma — взятие; gelmek — приходить), Hoca! Demiş (сказал он).

Nasreddin Hoca başını sallamış (своей головой покачал; baş — голова, sallamak — качать):

Ah, hiç sorma (ах, и не спрашивай; sormak)! Demiş (сказал). Senin kazan ölüverdi (твой котел взял и умер; ölmek — умирать, ölüvermek — взять и умереть, неожиданно умереть). Cenazesini (его похороны; cenaze) acele kaldırıp (быстро подняв = устроив) gömdük (закопали = похоронили; gömmek)!

Kazanın elden gittiğini fark eden (поняв, что котел у него ускользает из рук: «котелка из рук уход заметив»; fark — различение; fark etmek — различать, замечать: „делать различение“; el — рука) komşu hemen (сосед тут же) telâşa düşmüş (забеспокоился; telâş — беспокойство, тревога, düşmek — падать):

— Sen çocuk (ты ребенка) mu (что ли — вопросительная частица) kandırıyorsun (обманываешь; kandırmak — убеждать, уговаривать кого; обольщать; вводить кого-л. в заблуждение) Hoca Efendi (господин Ходжа)? demiş. Hiç (никакой) cansız (души не имеющий: „бездушный“; can — душа) kazan ölür mü (умирает разве)? Hoca:

— Seni gibi köftehor seni (ах ты негодник; köftehor — озорник, бедокур, негодник), demiş (сказал). Cansız kazanın (неодушевленного котла) doğurduğuna (роды = в то, что он родил) inanıyorsun da (ты поверил же) öldüğüne (его смерти = в то, что он умер; ölmek — умирать) neden inanmazsın (почему не веришь; inanmak)?

Doğduğuna inanırsın da...”

Nasreddin Hoca'ya bir iş için kazan lâzım olmuş... Komşusundan istemiş. O da vermiş. Hoca işini bitirdikten sonra kazanın içine bir de ufak tencere koymuş.

Kazan sahibi bunu görünce:

Bu tencere ne Hoca Efendi? diye sormuş. Nasreddin Hoca:

— Senin kazan doğurdu... diye cevap vermiş. Böyle olunca tencerenin sana verilmesi gerekir...

Komşu buna pek sevinmiş. Kazanıyla birlikte tencereyi de alıp gitmiş...

Aradan kısa bir müddet geçtikten sonra Nasreddin Hoca aynı komşusundan kazanı yine istemiş. Komşu da hemen kazanı getirip vermiş.

Aradan bir iki gün geçtiği halde kazan gelmeyince, komşusu kalkmış Hoca'nın evine gitmiş:

— Bizim kazanın işi bitti ise almaya geldim, Hoca! demiş.

Nasreddin Hoca başını sallamış:

— Ah, hiç sorma! Demiş. Senin kazan ölüverdi. Cenazesini acele kaldırıp gömdük!

Kazanın elden gittiğini fark eden komşu hemen telâşa düşmüş:

— Sen çocuk mu kandırıyorsun Hoca Efendi? demiş. Hiç cansız kazan ölür mü? Hoca:

— Seni gibi köftehor seni, demiş. Cansız kazanın doğurduğuna inanıyorsun da öldüğüne neden inanmazsın?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR